|
|
|
Gülnar, Göksu Irmağı Havzası ile İç Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan Kervan Yolu(aynı zamanda göç yolu) üzerinde bulunması nedeniyle eskiden beri önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Hem güneyden kuzeye doğru(Anamur, Aydıncık, Ovacık taraflarından Mut, Karaman, Konya yönüne, ya da ters yönde), hem de doğudan batıya doğru(Silifke, Ovacık çevrelerinden Anaypazarı, Bardat Pazarı, Ermenek istikametinde ya da tersi yönde) bir hareketin kavşağındadır.
Yiğitbaşoğlu(1989) şöyle yazıyor: “Antik Çağ’dan beri Kilikya adı ile anılan bu yöre, dağlık ve aşılması güç engebelerle kaplı olmasından dolayı sonraları Taşlık Kilikya(Cilicia Tracheia) adı ile isimlendirilir. Bu bölgede ulaşabildiğimiz bulgulardan, buradaki ilk yerleşimin KIRSHU, ilk toplumun da LUVİ’ler olduğunu öğreniyoruz.” Bu yöre daha sonraları Pers, Helen, Roma, Bizans, Selçuklu, Karamanoğulları, Osmanlılar’ın yönetimlerine geçmiştir.
Yörenin tarihçesi ile ilgili daha kesin bulgular, Meydancık Kale (KIRSHU) de ve başkaca yerlerde yapılan ve yapılacak kazılarla, araştırmalarla çok daha zenginleşerek kesinleşecektir.
BÖLGEYE TÜRKMENLER’in (YÖRÜKLER) GELİŞİ
Gülnar Hatun(Büyük Ece) 731 yılında Horasan’ın Merv Kenti’nin Dörtkuyu Köyü’nde doğdu. Babası Yahşi Bey, anası Duru Han, her ikisi de Batı Göktürk Hakanı Buhtu Han’ın torunlarıdır. Oymakları, Altay Dağları yöresindeki Gülnar, Kahta, Konur dolaylarından Dörtkuyu’ya gelip yerleşti.Yahşi Bey ve Duru Han kız olan ilk çocuklarına, çok sevdikleri sılaları Gülnar Kenti’nin adını verdiler.
O zamanlar Horasan’ı son Emevi Halifesi ikinci Mervan’ın komutanı Seyyar yönetiyordu. 728 yıllarında Seyyar, Merv dolaylarında Türkçe konuşmayı, türkü söylemeyi, kızların çarşafsız dolaşmasını, bir araya gelmeleri yasakladı. Loncaları kapattı.Yasaklara uymayan ve durumu protesto eden Türkler’den onbinlercesini toplayıp Çukurova’ya yerleştirdi. Bunlar(Yüreğirliler) Emeviler’le Bizanslılar arasında tampon olacaklardı.
Emevi’lerin bu baskıcı ve zorba yönetimlerine karşı sürekli tepkiler gösteriliyordu. Ama asıl örgütlü tepki Gülnar Hatun ile okul arkadaşı olan Yırbağı’dan geldi. Gülnar Hatun ve Yırbağı ülkeleri Horasan’dan Araplar’ı çıkarmak için çok çalıştılar. Emeviler’in komutanı Seyyar tarafından Gülnar Hatun’un babası Yahşi Bey ile Yırbağı’nın babası Usman Bey de bir çarpışmada öldürüldüler. Araplar 280 Oymak Beyini kestiler. Ama Yırbağı, babasının yerine Horasanlı Ebu Müslim adıyla büyük bir komutan oldu. Emeviler’in çöküşünü Abbasiler’in kuruluşunu sağladı. En büyük yardımı da oymakları ile birlikte Gülnar Hatun’dan gördü. 750 yılında Abbasi Halifeliği’ne Cağfer Mansur getirildi. 29 yaşındaki Horasanlı Ebu Müslim(Yırbağı) halife tarafından kurdurulmuş bir tuzakla öldürtüldü.
Babasının ve nişanlısı Yırbağı’nın öldürülmesi üzerine Gülnar Hatun Halife’ye başkaldırdı. Tüm Türkmen Oymakları’nı birleştirdi. 765 yılında oymakları ile birlikte göç halinde saldırıya geçti.Uzun ve çetin yürüyüşlerle İran ve Irak üzerinden geçtiler. Yürümekten bıkmayan bu göçerlere YÖRÜK dendi. Yörükler, obalarıyla, sürüleriyle, atlarıyla, çadır yüklü katırlarıyla, kadın, erkek, çocuk ve savaşçılarıyla topyekün yürüyorlardı. Yörükler Toroslar’a doğru çekildi. 769 nisan ayında Gülek Boğazı dolayında Halife Mansur’un casusları Gülnar Hatunu öldürdüler. Böylece Türk Arap düşmanlığı doruğa ulaştı. Güvensizlik sürüp gitti. Müslümanlığı kabul etmiş olan bir çok Türk Obası Hristiyan oldu. Bir çokları eski dinlerine geri döndü.
Eski Yörükler(ilk gelen boylar) Urum’a girmişti. Anadolu’da her varılan yerin bir ilerisine (batısına) Urum denirdi. Urum;(İran, Makedonya, Arap, Yunan, Ermeni karışımı) İon’ların egemenliğindeydi. Türkler her gittikleri yerde İonlar’la komşu oluyor, alış-veriş ediyorlerdı. Toprağa yerleşenlere Avşar dediler. Mut İlçesi üstünden Göksu Irmağı’nı geçerek Anamur’a kadar olan topraklara, hem eski kentlerinin, hem de Büyükece’nin adı olan Gülnar adını verdiler.
Gülnar Hatun’un ana tarafı Gülnar İlçesi’ne, baba tarafı Kızılca köyü ile Anamur İlçesi’ne kondular. Bir çok Boy’da Muğla’ya kadar uzandı.(Teoman 1985)
1071 den sonra Alparslan’la, 1229-1231’de Celaleddin Harzemşah’la gelen yörüklere Yeni Yörük denir.Yeni Yörükler’e Purgulu da denir. Savaşçı anlamına gelir. Onlar da Oğuzlar’ın Bozok kökenindendir.
Tükmenler (Yörükler) Anadolu’ya geldikçe ve yerleştikçe İonlar, Bizanslılar giderek kıyılara çekildi. O zaman Maraş-Adana-Muğla arasına Avşar Eli denirdi. Oğuzlar’ın bir adıda Afşar: Avşar idi.
GÜLNAR İLÇESİ RESMİLEŞİYOR
1437’de ikinci Murat zamanında Taşeli( Silifke, Mut, Gülnar, Anamur, Ermenek) Osmanlılar tarafından elegeçirildi. İlçelerin sınırları pek belirli değildi. Müsellemler(sorumlular) devlet adına ilçeleri kendi aralarında isimlendirdiler. Gülnar adı o zaman resmileşti. 1600-1700 yıllarında ilçenin tek tapusu vardı. Tapu Eski Yörük Bey’i Levent Bey adına düzenlenmişti. O tapuya göre sınırlar; Göksu Irmağı, Selinti(Gazipaşa) ve Göktepe Çayı, akdeniz Kıyıları şeklindeydi.
1810 yılında ölen Purgulu(Gilindire) Bey’i Kara Cemil Bey zamanında üç bölge beyi (Purgulu Bey’İ, Yukarı Öz(Zeyne) Bey’i ve Büyükeceli Bey’i) beyliklerinden vazgeçerek Gilindire’yi Gülnar İlçesi merkezi yaptılar. Gülnar’ı Kaymakam’lar yönetmeye başladı. 1768-1774 Türk-Rus savaşına birlik olarak girildi. Anadoluda’da buna benzer birliklerin yaygınlaşmaya başladığı görülür.
HANAYPAZARI’nın(Anaypazarı) İLÇE MERKEZİ OLUŞU
Uzun yıllar ilçe merkezinin kışın Gilindire’de(Aydıncık) yazın Gülnar’da olduğu biliniyor. 9 Mart 1912 de İngiliz bandıralı bir Yunan savaş gemisi Gilindire’yi topa tutar. Büyükalan’daki sürüler alıp götürülür. Bunları Zeki Teoman’ın “Gülnar’ın Öyküsü” adlı yazısından öğreniyoruz. İlçenin bir tehlike içinde olduğu anlaşılınca ilçe belgeleri önce Hacıbahattin Köyü’ne, 1914 yılında da Şeyhömer Köyü’ne taşınır. İlçe Yönetimi 1915 yılında Bozağaç Köyüne getirilir. İlçe kaymakamı görevini bırakıp kaçar. İlçe ileri gelenleri Bozağaç Köyü’nde bir toplantı yaparak en yaşlı memur olan Mehmet Tevfik Teoman’ı kaymakam vekili olarak seçer. İlçe Yönetimi’ni ise 27 mayıs 1916 da Hanaypazarı(Anaypazarı) denilen, buğün Gülnar ilçe merkezi olan yere taşırlar.
Hanay büyük demektir. Hanaypazarı o zaman böğürtlen ve tespih çalılarıyla , çevresi de çam ormanlarıyla kaplı üç tepe arası bir düzlüktür. Kaymakamlık çadırını şimdiki çarşının ortasına kurdular. Etrafına da diğer dairelerin çadırları kuruldu. O günün anısına bir de çınar dikildi. Çukurasma, Tozkovan, Delikkaya Köylüleri memurlara kirasız ev sağladılar. Gelip gitmeleri için birerde irisinden eşek buldular.
Gülnar İlçesi’nin Anaypazarı’na taşınmasından bu yana merkezin buğün bulunduğu yer Gülnar İlçe Merkezi olarak devam etmektedir. Ayrıca 30 Ağustos günü Gülnar Merkez’in ilk Kuruluş Günü, Bayramı olarak ilan edilmiştir. Gülnar ilçesi, Akdeniz bölgesinin, Adana bölümünün Taşeli yöresinde yer almaktadır. İlçe topraklarını, doğuda Silifke, batıda Bozyazı, kuzeyde Mut, kuzeybatıda Karaman iline bağlı Ermenek, güneyinde Aydıncık ilçesi ve Akdeniz ile komşudur.İlçe Merkezi Akdeniz’den 950 m yükseltidedir. İlçe arazi üzerinde Akdeniz den itibaren 800 m’ ye kadar makilikler, 1400 m’ ye kadar kızılçam ormanları, 1200 m den sonra sedir, köknar gibi Akdeniz dağ kuşağı ormanları yer alır. 1500 m’ ye kadar yer yer meşelikler görülür.Tarım yapılan alanlarda ilk sırayı tahıl tarımı başta olmak üzere, baklagiller, yem bitkileri, meyve ve sebze takip eder. İlçenin, turizm değerleri, tarihi doğal güzellikler ve yaylaları en önemli turizm değerleridir. Açık alanın önemli bir bölümünde kuru tarım ve az da olsa sulu tarım yapılmaktadır. Tarımın yapılmadığı alanlar, koru, mera ve otlak olarak değerlendirilir. Tarımın yapıldığı alanlar, yayla düzlükleri, koyaklar (dolin), uvalalar, ovalık alanlar, vadi tabanları ve orta düzeydeki tarım yapılabilen engebeli alanlardır.
KAYNAK:http://www.gulnarnet.com/?&Syf=22&Mkl=170786&/Gülnarımızı-Tanıyalım (Turgut ALPARSLAN turgutalparslan@mynet.com)
|
|
|
|
|
|
|